MİDYE DOLMA NASIL HAZIRLANIR?OSMANLI DÖNEMİNDEN GÜNÜMÜZE SOKAK LEZZETİ YOLCULUĞU HİKAYESİ NEDİR?

Merhabalar sevgili dostlar, Türklerin göçebe yaşamla,yerleşik yaşamı bir arada sürdürebilmiş olmasından kaynaklı,Türk Mutfağı,Dünyanın en zengin mutfaklarından biridir. Geleneksel Türk Mutfağı kültürünün yanı sıra,İslamiyetin kabulünden sonra Arap ve İran mutfaklarıyla etkileşim geçirerek ve İstanbul'da yaşayan gayri müslümlerin etkisiyle ve Anadolunun zengin ürünleri birleşince,Türk mutfağı çeşitlilik ve lezzet açısından üst düzeye taşınmıştır. ''MİDYE DOLMA''nın hikayesi ise,İstanbul'un fethinden sonra,Anadoluda yaşayan Ermenilerin,İstanbul'da deniz kıyılarına yerleştirilmeleri ve denizden kolayca topladıkları midyeleri baharatlar ve pirinçle doldurarak pişirmeleri sonucu lezzetli bir yemeğin ortaya çıkmasıyla başlar. Dolayısıyla Türklerin midye dolma ile tanışması,İstanbul'un fethinden sonra,Fatih Sultan Mehmet döneminde (1461) Osmanlı Saray MUtfağında yerini almıştır.Fatih'in döneminde de deniz ürünleri saray mutfağında pişirilmeye başlamıştır.Fatih Sultan Mehmet,.çok beğendiği bu yemeği özel davetlileri için de hazırlatmıştır. II.Bayezıd ve Yavuz Sultan Selim döneminde de midye dolma ile birlikte çeşitli deniz ürünleri Saray Mutfağında yapılmış ve hatta bu dönemlerde Rodos'tan özel aşçılar getirtilmiştir. Osmanlı döneminden günümüze Ermeni mezesi olarak bilinen ve hali hazırda popüler bir sokak lezzeti olan ''Midye Dolma'',çoğunlukla Ülkemizin kıyı şeridinde bulunan bölgelerinde yaz aylarında,kendine has tablaları içinde ,limon dilimleri ile süslenerek ,ayak üstü lezzetler olarak sıkça rastladığımız bu lezzet,aslında bir meze olarak ikram edilen,dikkatli ve özenli hazırlanmasıyla ,ehil ellerden çıktığında çok lezzetli bir yemektir. Midye Dolma sevenler için,daha hiyen,daha usülüne uygun,geleneksel tarifi ile pişirmek isteyenlere ,25 tanesi için hazırladım ama inanın iki ölçü pişirmenizi tavsiye ederim. Şimdiden herkese kolay gelsin. MİDYE DOLMA MALZEMELER: 25 ad Midye (kara yada mavi midye) HAZIRLANMASI: Midyelerin dış yüzeylerini suyun altında,bulaşık teli ile ovalayın. Tencereye tek sıra halinde dizin ve üzerini geçecek kadar su ekleyin. Orta ateşe alın ve su kaynayınca midyelerin ağızları bıçak geçecek kadar açılır açılmaz ocaktan indirin.(içlerinin pişmemesi lazım) Suyunu süzünve bir bıçak yardımıyla dikkatlice açarak içinde bulunan sinirleri ile midye sakalı denilen yosun parçalarını ,midyenin etine zarar vermeden temizleyin. Temizlenen midyeleri soğuk sudan geçirin. İÇ PİLAV: 1 su bar Pirinç 1 ad kuru soğan 1/2 su bar su 1/2 su bar Zeytinyağ 1 çay kaş.Yenibahar 2 çay kaş.Karabiber 1 çay kaş Tuz 2 tat.kaş toz şeker 1 yem kaş dolmalık fıstık + 1/2 yem kaş kuş üzümü HAZIRLANMASI: Kuru soğanı küçük doğrayın ve zeytinyağ ekleyerek kavurmaya başlayın. Dolma fıstığını ekleyin ve kavurmaya devam edin. Fıstık pembeleşince yıkayıp suyunu süzdüğünüz pirincini,tuzunu ,şekerini,baharatlarını ve kuş üzümünü ekleyerek karıştırın. Suyunu verin ve pişirin.(midyelerin içinde de pişeceği için çok fazla pişmemesi gerekir) Midyelerinin kabularını üsten ve alttan dikkatlice açarak aralayın ve tahmini 1/2 yem kaş iç pilavı yerleştirerek kapatın.(midyeler pişerken açılmaması için dikkatli hazırlayın) Tencereye üst üste gelecek şekilde dizin. Üzerine 1/2 çay bar Zeytinyağ,1 çay bar su gezdirin. Yuvarlak kestiğiniz yağlı kağıt ile kapatın. Tencerenin kapağını da kapatın ve kısık ateşte tahmini 20-25 dakika pişirin. Pişen midye dolmalarını tabağa alın ve limon dilimleri ile süsleyin. Limon sıkarak afiyetle tüketebilirsiniz. Şifa ve Afiyet olsun. Sevgiyle...🧡🧡🧡

OSMANLI SARAY MUTFAĞI,DÜĞÜN YEMEKLERİ NELERDİR?DÜĞÜN ÇORBASI NASIL YAPILIR?

Merhabalar sevgili dostlar, SUR-I HUMAYUN yani,Padişahların erkek çocuklarının sünnet düğünleri ile kızlarının evlendirilmesi münasebetiyle yapılan düğünler ve Saray eşrafının yanı sıra halkın da katıldığı,yemek ve sunumların büyük ölçekli hazırlanması,zamanın kültürünü yansıtması açısından,şair ve ediplerin yazıp hazırladıkları SURIYYE ve SURNAMELERLE SURNAME-İ VEHBİ gibi minyatürlerle de görebiliriz. 1675'de düzenlenen IV.Mehmet'in şehzadeleri II.Mustafa ve III.Ahmet'in sünneti ile,kızı Hatice Sultan'ın Edirne de düzenlenen düğününün 19 gün sürdüğünü ve 800 sahan yemek ,100kg şerbet ve 30kg kahve tüketildiği görülür. 1586'da 3.Murad'ın kızı Ayşe Sultanîn,İbrahim Paşa ile yapılan düğününde ise dev bir pasta ile düğün hediyesi 4 yük şekerleme olduğunuda görürüz. Osmanlı Mutfak Kültüründe önemli bir yeri olan ŞERBETLER,Avrupaya taşınmış ve İngilizceye (SHERBET),Fransızcaya (SORBET),İtalyancaya(SORBETTO)olarak geçmiştir. Bir diğer Padişah Kanuni Sultan Süleyman'ın oğulları Beyazıd ve Cihangir'in sünneti ile kızı Mihrimah Sultan'ın düğünü 13 gün sürmüş ve 117 çeşit ekmek,yemek ve tatlı ikramı yapılmıştır . Düğünlerde genellikle meydanlara dizilen geleneksel yemekler Çorba,Et,Pilav ve Zerde ikramıdır. Sur-ı Humayunlar da en çok tereyağ,safran ve şeker tüketilmesinin görülmesi,helva ve zerde gibi yiyeceklerin çokça ikram edildiğini gösterir. Saray düğünlerinin baş ikramı Zerde ve Pilav'dır. Osmanlı da yeme içme ile ilgili bir çok detay olmakla birlikte,özellikle de düğün merasimleri daha da fazla yeme içme detayını gösterir.Her şey kural,nizam ve konu düğünse muazzam bir disiplinle belirlenmiş bir çok ayrıntı mevcuttur.Ve bir çok hareket aslında yemeklerle,içeceklerle sembolleştirilmiş ve anlaşılır hale gelmiştir yani bunlar İstanbul adetleridir. Bir sıra takibiyle yapılan düğün merasimleri ve düğün yemekleri,epeyce unutulmuş olsa da,kalıplaşmış bazı gelenek ve göreneklerimiz hali hazır da devam etmektedir. Önceki yüzyıllarda yaşamış insanların günlük yaşam biçimleri ve hayatı algılamaları ele alındığında bugüne uyarlamak maalesef mümkün olmamakta.. Osmanlı Saray Yemekleri diye bakıldığında,genellikle ilk sırayı Düğün Çorbası,Zerde Pilav almakta,bunun yanı sıra ,Dönemin Padişahlarının sevdiği yemekler bu listeye dahil olmuştur.Bunlardan bazıları da ''Darrülziyafe köftesi,Mutancana,Mahmudiye,Kavun Dolması,Tavuk Kırması,Süt Kebabına ,tatlılardan ise,''Revani,Keşkül-ü Fukara,Helva-i Hakani.Zerde,Vezir parmağı.Saray Helvası,Kazandibi bunlardan sadece bir kaç tanesidir. Geniş bir coğrafya'ya sahip Osmanlı İmparatorluğu,adım attığı ve feth ettiği tüm toprakların mutfak kültürlerini Saray'a taşımış ve bol malzemeli farklı yemekler ile lezzetli tatlılar ortaya çıkmıştır. Saray mutfaklarının düğün merasim yemekelerinin her birini günümüzde uygulamak mümkün olmasa da,aralarından bazıları günümüzde de severek tüketilmektedir. Orta Asya bozkırlarından Osmanlı sofralarının,düğünlerinin ve günümüzün ilk ikramı olan ÇORBALAR,Türkiyenin her yerinde bir çok çeşidi ile iştahla tüketilen,geleneksel,besleyici,ekonomik ve her saat yenebilen yemekleridir. Yüzyıllar öncesinden günümüze,bugün hali hazırda bir çok yöremizde ve ilimizde düğünlerde pişirilen ''DÜĞÜN ÇORBASI'',hem lezzeti hem besleyici özelliği hemde görüntüsü ile sizler için ... Şifayla,Sevgiyle... DÜĞÜN ÇORBASI MALZEMELER: 1 ad Kuzu Gerdan (tahmini 500 kg ve üzeri) 3 yem kaş Un 2 yem kaş yereyağ Su TERBİYESİ İÇİN: 3 yem kaş Yoğurt 1 ad limonun suyu 1 ad Yumurta sarısı ÜZERİNE: 1 yem kaş Tereyağ 1tat.kaş toz kırmızı biber Tuz HAZIRLANMASI: Kuzu gerdan'ı takribi 8-9 su bar su ile düdüklü tencerede haşlayın. Pişen gerdanın etlerini ayıklayın ve didikleyin. Suyunu süzgeçten geçirin. Çorba tencerenize tereyağını alın ve eritin. Un ekleyerek kavurun. Kavrulan una 6 su bar et suyunu ekleyin karıştırın. Tuz ilavesiyle kaynatın.Kıvamı koyulaşacaktır. Hazırladığınız etleri ekleyin ve 5-8 dak daha kaynatın. Diğer tarafta yoğurt,limon suyu ve yumurta sarısını bir kasede çırpın. Kaynar hali gittikten sonra çorbaya alıştıra alıştıra terbiyesini ekleyin. Üzeri için tereyağını bir küçük tavada eritin. Toz kırmızı biber ekleyin karıştırın ve ateşten alın. Çorbaları tabaklara aldıktan sonra üzerlerine gezdirin. Afiyet olsun. Sevgiyle..

VALİDE SULTAN MUTFAKLARI VE SOFRALARI NASILDIR? O DÖNEMLERİN SEVİLEN YEMEKLERİNDEN ''TERKİB-İ ÇEŞİDİYYE NASIL YAPILIR?

Merhabalar sevgili dostlar, Bugün Osmanlı Döneminde kadınlar ve mutfakları diyelim ve kısaca göz atalım. ''Matbah-ı Amire Emini''kontrolünde,Osmanlı Saray Mutfağının en önemli mutfak bölümleri arasında üçüncü kısım olan ''Valide Sultan Mutfağıdır''. Kalabalık bir mutfak kadrosuna sahip,aşçılarbaşılar,aşçılar,helvacılar,perhizciler,şerbetçiler,kalfalar ve şagirtlerden oluşan bir mutfaktır. Bu mutfakta çalışanlar,Valide Sultanların yanı sıra,Padişahın baş haremleri,Padişahın kızkardeşleri ve kızlarına hizmet eder ve adı ''Valide Sultan Matbah-ı'dır''. Her yüzyılda kendini yenileyen Saray Mutfağı,1475-1478 yıllarında,Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılan,devasa mutfak,sayısız kubbe ve bacalarıyla,Marmara denizine bakan mutfağa ''Yeni Saray''adı verilmiştir. Fatih Döneminde mutfağın bir başka özelliği de yemeklerin çeşitliliğinden çok sade ve doyurucu olması önem kazanmış,aynı dönemde ''Fatih Kanunnamesi''ile Osmanlı' da ilk defa yemek yeme kuralları da uygulanmıştır. Bu kurallardan bir tanesi de ,Padişah'ın ailesi dışında kimseyle yemek yememesi ve sefere çıktığında ona ait olan ''Kuşhane Mutfağı''çalışanlarının,onunla birlikte gitmesiydi. Osmanlı da beslenme,sağlık ile iç içe olup,insan vucüdunda ki salgıları esas alarak ,geleneksel tıbbı kullanarak,mevsimine göre yiyecekler hazırlanır,bunun yanı sıra kişilerin mizaçları ve alışkanlıkları da dikkate alınırdı. Valide Sultan Sofraları,haremde iktidarın,siyasi otoritenin ve cömertliğin bir göstergesiydi. Harem de yenilen yemekler arasında,Pilavlara,çok sayıda etli ve kümes hayvanları ile yapılan yemeklere,dolma,şerbet ve helvalara rastlarız. Saray fırınlarında pişirilen ekmeklerden,böreklere,Helvahanedeki reçellere tatlılara,şerbet ve şuruplara,özellikle Bursa'dan getirtilen sirke ile kurulan kelem (lahana ) turşusuna,kısaca bu devasa mutfağın renkli dünyası,mevsimine göre,en kaliteli malzeme ve üst düzey ustalıkla hazırlanan yemekler ''Harem Sofralarına''yansımıştır. Her biri farklı damak zevkine sahip Valide Sultanlar,kendilerine has yemekleriyle tanınırlar. ''Hürrem Sultan'',Bıldırcın Dolması,pilavlar ve Tandır ile,Kösem Sultan(En güçlü ve bilge kadını),sağlıklı zeytinyağlı yemekler,yoğurtlu yemekler ve çorbalar ile,Mihrimah Sultan,tatlılara olan düşkünlüğüyle,Safiye Sultan,etli yemekler ile,Nurbanu Sultan,İtalya kökenli olması nedeniyle,deniz ürünleri ve makarna çeşitleriyle,Hatice Sultan ise geleneksel Osmanlı çorbalarını sevdiğiyle anılırdı. Bu hafta zamanı geriye saralım ve o dönemin genellikle düğünlerde,kutlamalar da özellikle de valide sultan sofralarında sevilen bir yemeğini hazırlayalım. Sofralarınız bereketli olsun. TERKİB-İ ÇEŞİDİYYE MALZEMELER: 500 gr Kuzu Kuşbaşı 150 gr Kuzu Kıyma 1 çay bar,Çiğ Badem 10ad Kuru Erik + 10 ad Kuru Kayısı 1 ad Kırmızı Elma 1 yem kaş Bal 4 yem kaş Nar ekşisi 1 çay kaş Tarçın + 1 çay kaş.Tuz 2 su bar Ilık su Dereotu HAZIRLANMASI: Tencereye etleri alın ve yüksek ateşte kavurmaya başlayın. Etler önce suyunu bırakacak daha sonra suyunu çekecektir. Etler kavrulmakta iken,nar ekşisi ve bal'ı bir kaseye alın ve su ile karıştırın. Kayısı ve çekirdeksiz erikleri ikiye kesin. Bademleri sıcak su içinde bekletin. Kuzu kıymasını bir kaseye alın ve tarçın ile tuz ekleyerek yoğurun. Et'lerin büyüklüğünde yuvarlayarak köfteler hazırlayın. Gelelim etlere;etler suyunu çektiyse ,nar ekşisi,bal ve su karışımını ilave edin ve 20-25 dakika pişirin. Bademlerin kabuklarını soyun ve bir avada hafiften kavurun. Pişmekte olan et lere,erik ve bademleri de ekleyin. 2 su bar suyunu ilave edin ve kısık ateşte pişmeye bırakın. Pişmekte olan etlere ,köfteleri ve kayısıları da ilave edin ve kapağını kapatarak pişirin. Elmanın çekirdek kısmını çıkarın ve kabuğuyla ince dilimler halinde doğrayın. Küçük bir kasede nişastayı 3-4 yem kaş su ile açın ve yemeğe ekleyin. Yemeğin üzerini elma dilimleri ile kaplayın. Tam orta kısmına da bir tutam dereotu yerleştirin. Kapağını kapatın ve kısık ateşte 20 dakika daha pişmeye bırakın. Servis esnasında elma dilimlerini ister tabağın alt kısmına ,isterseniz de etlerin üzerine dizerek hazırlıyabilirsiniz. Kuzu etinin hafif tatlı meyvelerle uyumu damaklarınızda lezzet patlaması yapacaktır. Herkese afiyet şifa olsun, Sevgiyle..🧡🧡🧡

BAMYA DOLMASI NASIL YAPILIR?BAMYANIN TARİHÇESİ NEDİR?

Merhabalar sevgili dostlar, BAMYA,seveni de çok sevmeyeni de.. Ama böylesini tattınız mı bilmem.. Bugün ki konuğumuz ''BAMYA'' Üstelik hep bilinen haliyle değil,dolması ile.. Osmanlı yemeklerinden birisi olan ''BAMYA DOLMASI'',Yöresel mutfaklara baktığımızda ''ADANA''bölgemiz de sıklıkla yapılan yemekler arasındadır. Bamya sevenlerin çok beğenecekleri,sevmeyenlerin ise Bamya'yı seveceği bir yemek.. Bamya'nın tarihine baktığımız da,Dünyanın Bamya ile tanışması,köle ticaretinin yapıldığı,kölelerin,bamyaları kulaklarının arkalarına saklayarak,götürüldükleri yerlerde ekerek bu sebzeyi yerelden Global dünyaya taşıdıkları tarihi bir gerçektir. Afrika kökenli bir sebze olan Bamya,Karayiplere ve Amerikaya 1700'lerde kölelerle gelmesi,Louisiana mutfağında önemli bir yere sahip olmasını sağlamıştır.İlk zamanlar da Afrikalı köleler,Bamya'yı yemeklerde kıvam verici olarak kullanmışlar ve bulundukları yerlere öğretmişlerdir. Güneyin ünlü yahnisi ''Gumbo''da böylelikle Ülkenin mutfağına katılmıştır. Yemeklerin yanı sıra,lifli yapısı sayesinde Afrika da balık oltası,yine bu yapısı sayesinde.ip,kağıt ve karton yapımında da kullanılmıştır. Osmanlı topraklarına gelişi tam bilinmemekle birlikte,15.yüzyılda Bamya'nın varlığından bahsedilen şiirlere rastlanır. Anadoluya,özellikle Güney Anadolu'ya 15.yüzyıl başlarında geldiğini söyleyebiliriz. O tarihlerde başkent olan İstanbul'a gelişi ise 1650 tarihini göstermektedir. Ülkemizin,Ege,Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde ticari olarak üretilen,taze olarak,kurutularak,dondurularak,konserve ve salamura edilerek değerlendirilmektedir. Lif'li yapısı sayesinde,mineral ve vitaminler olarak zengin bir içeriğe sahip olan ''Bamya''Protein,C vitamini,Folikasit ve Demir gibi sağlığa yararlı besin maddeleriyle vücut sağlığını destekler.. Bamya Dolması denildiğinde,zeytinyağlı ve etli dolma olarakta tarifler görebiliriz. Yöre insanının damak lezzetleri olarak tercihler değişse de,Bamya'nın dolması zeytinyağlı olarak bir adım öne çıkar. Bu hafta bu lezzeti sizler için zeytinyağlı olarak hazırladım. Beğeneceğinizi umuyorum. BAMYA DOLMASI: MALZEMELER: 300 gr İri Bamya 150 gr Baldo Pirinç 1 ad kuru soğan 10gr dolmalık fıstık 10 gr Kuş üzümü 1 yem kaş toz şeker 2 diş sarımsak Tuz - Karabiber (arzuya göre nane de olabilir) 100ml + 20ml Zeytinyağ Az Dereotu Limon 240 ml sıcak su HAZIRLANMASI: İç malzemesini hazırlamakla işe başlayalım. Pirinci yıkayın ve sıcak su içinde 10 dakika bekletin. Kuru soğan ve sarımsakları küçük doğrayın zeytinyağ ilavesi ile kavurmaya başlayın. Pembeleşen soğanlara fıstık ve üzümü ekleyin. Pirincin suyunu süzdürün ve ilave ederek kavurmaya devam edin. Tuz ,karabiber ve şekerini ekleyin . Suyunu vererek kısık ateşte pişirin ve demlendirin. İnce kıyılmış dereotu ekleyin,karıştırın. Bamyaları yıkayın ve kurulayın. Sap kısımlarını kesin ve ince uçlu bir bıçak yardımıyla çekirdek kısmını dikkatlice çıkarın. Ilık hale gelen iç harcı bamyaların içine doldurun. Minik bir domates yada kapya biber ile ağız kısımlarını kapatın. Tencerenin altına halka kestiğiniz limonu yerleştirin. Üzerine Bamya dolmalarını alın. 20ml zeytinyağı gezdirin. 1 su bardağı sıcak su ekleyin, Üzerini ıslattığınız yağlı kağıt ile kapatın. Kısık ateşte takriben 20-25 dakika pişirin. Servis tabağına limon dilimleri üzerine alarak ve dereotu ile süsleyerek alabilirsiniz. Soğuk olarak ikram edin. Afiyet olsun. Sevgiyle...🧡🧡

OSMALI DA ŞERBETLER NASIL HAZIRLANIR?GÜNÜMÜZÜN MEŞRUBATLARI,OSMANLI'NIN ŞERBETLERİ NEDİR?

Merhabalar sevgili dostlar, Günümüzün ''Meşrubatları'',Osmanlının ''Şerbetleri''diye başlayalım söze; Türk Mutfağında,yeme-içme kültürümüzün ilk meşrubatlarından birisi de ''Limonata''dır. Her ne kadar bugün,o çocukluğumuzda içtiğimiz limonatanın tadını alamasakta,özellikle yaz aylarında tükettiğimiz limonata,o günlerden günümüze hala da ''meşrubat''tercihlerimizin ilk sıralarında yerini almakta.. ''Şerbetler'',Osmanlı Döneminde altın çağını yaşayan içecekler olarak,hemen her meyveyle ve hatta bazı çiçeklerle bile hazırlanan,soğuk olarak tüketilen,bazıları kar'la daha da soğutulan,balla tatlandırılan,kutlamaların,özel günlerin,hemen her yerde bulunabilen,evler de ,sokaklar da,özellikle sokaklarda,sırtında ki kocaman bir ibrikle,hafifçe eğilerek bardağa ustaca boşalttığı şerbeti sunan şerbetçiler,bugün olmasa da,Ramazan ayı gibi özel günlerde ,o günlerin anısına nostalji havası estiren,eski yaşanmışlıkları yeni nesillere aktarmak ve göstermek adına günümüzde de hatırlanan ve unutulmaya yüz tutmuş ''Şerbetler''.. Bu müstesna tatları,aslına uygun olarak,o günlerin lezzetini yakalamanın sırrı,organik meyvelerin renk ve kokularını mıhafaza ederek,geleneksel lezzete ulaşmak günümüzde biraz zor olmaya başlasa da,bziler yine de eskilerin geleneksel kültürünü katkı maddeleri olan ''meşrubatlar''a tercih edelim. ''Sharbat'',su ve şekerle yapılan içecek anlamına gelirken,Arapça da ''şerbet''/şarbat'',bir defa da içmek anlamından türemiştir. Osmanlı Döneminin seçkin içeceklerinden olan şerbetler,Saray'a gelen önemli konuklara ikram edilen içecekler arasındadır. O dönemlerde şeker kamışı ile yapılarak balla tatlandırılan şerbetler,zamanla balın yerini şeker alarak hazırlanmıştır. Osmanlı Mutfağının en çok tüketilen içecekleri olan şerbetler,günümüzde Ramazan ayı ile birlikte tekrar hatırlanarak,iftar sofralarında,doğum kutlamalarında ve şahsi özel günlerde de ikram edilmektedir. Eski yemek kitaplarına bakıldığında,Limonata başta olmak üzere,portakal,turunç,şeftali,kayısı,erik,badem şekeri,kavun çekirdekleri ile hazırlanan ''sübye''olarak bilinen kavun şerbeti,gül,menekşe,yasemin çiçekleri ile hazırlanan şerbetler,her çeşitin kimi tadına,kimi rengine,kiminin de ekşi/tatlı mayhoşluğuna vurgun,koruk,demirhindi,kızılcık,keçiboynuzu şerbetleri mevcuttur. O günlerden bu güne ,merak ve ilgi uyandıran,yeni neslin de merakla tatmak istediği,''Demirhindi''yani ''Hint Hurması'',Orta Çağ Latincesinde ''Tamarindus''olarak bilinir. Yenilebilir meyveleri,tropik Afrika'ya ait olup,Dünya da farklı tropik bir çok Ülke de yetişir. Kabuğunun içinde mayhoş ve tatlı bir meyvesi bulunan Demirhindi ağacı,dünyada da bir çok mutfağa girmiş bir üründür. B vitamini ve Kalsiyum açısından son derece zengindir. Yaz aylarında ferahlatıcı,kışın ise insana enerji veren ''DEMİRHİNDİ''şerbetini gelin bu hafta hep birlikte hazırlıyalım. Şifa niyetine... DEMİRHİNDİ ŞERBETİ MALZEMELER: 4 Kişilik 200 gr Demirhindi 2 lt Su 2 ad Karanfil 1 ad Çubuk Tarçın 1 tutam Ihlamur 1 yem kaş Ada Çayı 1 çay kaş Zencefil (taze) 1 yem kaş Bal 1 su bar Toz şeker HAZIRLANMASI: Kabuklarını soyduğunuz Demirhindi'leri bir tencereye alın ve üzerine suyunu ekleyerek bir gece suda bekletin. Ertesi gün; bal hariç diğer bütün malzemeleri ekleyin. Kısık ateşte takribi 1 saat kaynatın. Bal'ı ekleyin ve karıştırın. Ateşten indirin ve oda sıcaklığında soğutun. Daha sonra buzdolabına alarak soğutun. Bir süzgeç yardımıyla şerbetinizi süzerek sürahiye alın. Sevdiklerinize ikram edin ,şifa niyetine,afiyet olsun. Sevgiyle...🧡🧡🧡

OSMANLI SARAY MUTFAĞINDAN GÜNÜMÜZE TATLI KÜLTÜRÜ-HELVA-İ HAKANİ TARİFİ NEDİR?NASIL HAZIRLANIR?

Merhabalar sevgili dostlar, Osmanlı Dönemi Mutfak kültürünün günümüze kadar uzanan mirası diyebileceğimiz,Türk Tatlıları,her birinin,geçmişten gelen lezzet yolculuğu,bu tatlılara Türk Mutfağının zenginliğini ve çeşitliliğini keşfetmek isteyenler için lezzetli bir tercih ve kültürel mirastır. Saray Mutfağı,yemekleriyle birlikte,tatlılarıyla da ün salmıştır.Saray da bulunan farklı kültürlerin etkisiyle,Sarayın maharetli aşçıları lezzetleri kültür mozağiyi ile harmanlayarak günümüze kadar gelen tarifler oluşturmuşlardır. Hamur tatlıları,şerbetli tatlılar ve sütlü tatlılar olarak sınıflandırılır ve günleri farklı zamanlarında tüketilmek üzere tasarlanmıştır. Bugün, Osmanlının klasikleşmiş,zarif tatlılarının izlerini hala Türk Mutfağının tatlıları arasında görebiliriz. Geleneksel tatlılar,bayramlar da,kutlamalar da,düğünler de ve günlük hayattta ,yemek sonrası veya çay saatlerinde ikram edilerek,hem tarihi hem de kültürel anlam taşır. Bir çok tatlı,kendine has tadıyla ve hikayesiyle,Türk Mutfağının vazgeçilmez bir parçası olmuştur.Ve o günlerden günümüze de aynı özenle yapımı korunmaktadır. Osmanlı İmparatorluğunun kendisi gibi,Mutfağı da oldukça büyük ve görkemli olmakla birlikte,Egemenliği altına aldığı toprakların kültürlerine,alışkanlıklarına maksimum saygıyı göstermiş olan Osman'lı,bunun neticesinde farklı yemek kültürlerini kendi mutfak kültürü ile harmanlayarak eşsiz ve lezzetli bir Osmanlı Mutfak Kültürü ortaya çıkmıştır. Kendine has farklı bölümlerden oluşan Saray Mutfağı,Fatih Sultan Mehmet Döneminde ,Topkapı Sarayında 5250 metrekare dev bir alana sahip ''Matbah-ıAmire'dir. Günlük yaklaşık 4000 kişiye yemek hazırlayan bu mutfağın 1200 kişiye varan kadrosu ile yetkili kişisi de ''Üstüdan-ı Matbah-Has'tır''. Osmanlının muhteşem tatlılarından biri olan ''Helva-i Hakani'',adından da anlaşılacağı üzere Padişahlar ve Hakanlar arasında özel bir yere sahip,geleneksel tatlar arasında,Osmanlının zengin mutfak kültürünü yansıtır. Rivayete göre de Fatih Sultan Mehmet'in en çok sevdiği helvalar arasında yerini almıştır. 15.yüzyılda Osmanlı Mutfağında başlayan serüveniyle,günümüze kadar ulaşan HELVA-İ HAKANİ bu hafta sizler için... MALZEMELER: 1/2 su bar.Un 1/2 su bar.Pirinç Unu 1/2 su bar.Buğday Nişastası 3 yem kaş.Tereyağ 125 gr Çiğ Badem 150 gr Kaymak ŞERBET İÇİN: 4,5 su bar Süt 300 gr Bal ÜZERİNE: 1 yem kaş Bal Badem HAZIRLANMASI: Bir kasenin içine un,nişasta ve pirinç ununu alarak karıştırın. Tencereye tereyağını alın ve eritin. Eriyen tereyağına un karışımını ekleyerek kavurmaya başlayın. Yaklaşık olarak unun rengi fazla kararmayacak şekilde (20-25 dak)kısık ateşte kavurun. Bir diğer tencereye sütü alın ve ısıtın. Isınan sütü ocaktan indirin ve balı ekleyerek karıştırın. Kabuğu soyulmuş çiğ bademleri küçük doğrayın ve kavrulan helvaya ekleyin. Üzerine hazırladığınız süt/bal karışımını ekleyerek hızlıca karıştırarak kıvam almasını sağlayın. Helvanız kıvam almaya başlayınca kaymağı ekleyerek karıştırın. Ateşten indirin ve 5 dakika demlenmeye bırakın. Servis tabaklarına aldığınız helvanızın üzerine bal gezdirin ve bademlerle süsleyin. Afiyet olsun. Sevgiyle.🧡🧡🧡

DÜNYANIN EN UNUTULMAZ TATLILARI VE HİKAYELERİ NELERDİR?NASIL HAZIRLANIR?BUNLARDAN BİRİ OLAN ''CEVİZLİ BAL PARMAK TATLISI NASIL YAPILIR?

Merhabalar sevgili dostlar, TATLILAR,Dünya genelinde ,her kültürün kendine özgü,tatlı tarifi ve hikayesi olan bir geçmişe sahiptir. Geçmişi,Antik Çağ'a kadar uzanır ve Dünyanın dört bir yanında ki kültürlerin de önemli de bir yeri vardır. Geçmişte de bugünde de özel günler ve kutlamalarda servis edilir.Özel anlam taşıyan bazı tatlılar ise,belirli tarih yada etkinliklerde servis edilir.Örneğin,İtalya'da ''Panettone''Noel zamanı,ABD'de ''Pumpkin Pie'', ''Thanksgiving''yemeğinin önemli bir parçasıdır.Japonya ''Mochi''adı verilen tatlıyı,Japon yeni yılında servis eder ve yıllık kutlamalarda önemli bir yeri vardır. Ülkemizde ise genellikle ''Baklava'',düğünlerde ve bayramlarda ikram edilen tatlıların başında yerini alır. Dünya genelinde ''Tatlılar''diye bakıldığında,tatlı yapımında önemli bir rol oynayan ''Çikolata'',tarihi itibariyle Maya ve Aztekler dönemine kadar uzanır.İspanyol kaşiflerin Amerikaya gelmesiyle kakao çekirdekleri Avrupaya yayılmış ve tatlı olarak tüketilmeye başlanmıştır. 18.Yüzyılda Belçika da ''Belçika Waffle''ortaya çıkmıştır ve günümüzde de popülerliliğini korumaktadır.Fransa'nın en ünlü tatlısı ''Macaron'',16.yüzyıldan beri bilinir,ancak modern macaron'un kökeni,19.yüzyılda Paris'te ki ünlü bir pastaneye dayanır. İtalya'ya geldiğimizde ,en ünlü tatlısı ''Tiramisu'',20.yüzyılda ortaya çıkmıştır,son derece pratik yapımı ile İtalyan ev hanımlarının akşam kahvesinin yanına pratik olarak hazırladığı tarif,Dünya genelinde popüler bir tatlı haline gelmiştir.Afrodizyak etkisi olduğu söylentileriyle de bir hikayesinde ''Tiremisu''yerini alır. ''Churros''İspanya da ,keşişler tarafından,soğuk kış gecelerinde sıcak bir atıştırmalık olarak tüketildiği ve ortaya çıktığı bilinir. ''Cheescake''tarihi Roma İmparatorluğu dönemine uzanır ve o dönemlerde popüler hale gelmiş ve Orta Çağda Avrupaya yayılmıştır. Portekiz'in ünlüsü de ''Pastel De Nata'' 18.yüzyılda bir manastır da,rahiplerin yumurta beyazını yakalıklarında kola niyetine kullanmaları sonucu artan yumurta sarılarının israf edilmemesi sonucu yapılan ve zaman içinde bu tatlılardan kar etmeleri ve tatlının sevilerek yayılmasını sağlamıştır. Gelelim,Ülkemizin ,kökeni Antik Orta Çağ'a kadar uzanan ''bal döktüren''anlamına sahip ''Baklava'ya''.. Türk Mutfağına özgüdür ve Dünya çapında tanınan bir Türk lezzetidir. Osmanlı'dan günümüze ,zengin çeşitliliği ile ,yemek kültürümüzde,yemek üzerine ikram edilen tatlılar,Saray Mutfağında yüzü aşkın çeşidi olduğu bilinmektedir. Osmanlı Saray Mutfağı tatlılarına şöyle kısaca bir bakacak olursak,Güllaç,Keşkülü Fukara,Helatiye,Sütlaç,Zerde,Tavuk göğsü,Kazandibi,Güllabiye,Şekerpare,Ayva Tatlısı,Vezir parmağı,Vişneli Ekmek Kadayıfı,olarak bir çok tatlı ismi sıralayabiliriz. Ve bu tatlıların bir çoğu günümüze kadar gelerek ,sevilen sık tüketilen tatlılar arasındadır. Şerbetli tatlılar olarak da Lokma,Hanım göbeği,Revani,Samsa,Dilber dudağı,Şambaba,Kalburabastı,Cevizli Bal Parmak günümüzde de önemli günler ve bayramlarımızın ikram tatlıları arasında yerini almaktadır. Günümüzde Ülkemizde yaşanan bir çok olumsuz olaylara ve stresli günlere rağmen,gelin bu hafta ağızlarımız tatlansın,morallerimiz düzelsin,pratik yapımı her an mutfağımızda bulabileceğimiz malzemelerle lezzetli bir tatlı hazırlıyalım. Osmanlı Saray tatlılarından biri olan ''CEVİZLİ BAL PARMAK TATLISI'' Hepinize sağlıklı ,huzurlu ,bereketli günler diliyor şimdiden kolay gelsin diyorum. CEVZİLİ BAL PARMAK TATLISI MALZEMELER: HAMURU İÇİN: 125 gr eritilmiş Tereyağ yada margarin 1 çay bar.Sıvıyağ 1 çay bar.Şeker 1 çay bar İrmik 1 ad Yumurta 1 pak.Kabartma tozu 1 PAK.Vanilya 2,5-3 su bar Un (un marka ve kalitesine göre değişeceği için 2,5 su bar.sonra kontrollü ekleyin) İÇİ İÇİN: 1/2 su bar Ceviz (iri doğranmış) ŞERBET İÇİN. 2,5 su bar Toz şeker 3 su bar Su 1 dilim Limon HAZIRLANMASI: Tencereye şekeri ve suyu alın. Orta ateşte kaynamaya bırakın. Kaynamaya başlayan şerbete limonu ekleyin ve 5 dakika daha kaynatın. Ocaktan indirin ve başka bir kaseye aktararak oda sıcaklığında soğumaya bırakın. HAZIRLANMASI: Tereyağ,sıvıyağ ve şekeri kaseye alın ve şeker eriyene kadar karıştırın Yumurta ve irmiği ekleyin,karıştırın. Un,kabartma tozu ve vanilyayı ekleyerek yumuşak ele yapışmayan bir hamur elde edin. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alın ve hafifçe açarak içine ceviz yerleştirin,parmak boyutunda dikdörtgen şeklinde yuvarlayın. Fırın tepsisine yerleştirin. 180 derece de ısıtılmış fırında yaklaşık 25-30 dakika pişirin. Şerbeti oda sıcaklığında soğutun ve fırından çıkardığınız tatlının ilk sıcağı çıktıktan sonra ekleyin. 1 saat dinlendirin. Tamamen soğuyan ve şerbetini çeken tatlılarınızın üzerini antep fıstığı yada hindistan cevizi ile süsleyin. Afiyet olsun. Sevgiyle..🧡🧡🧡

TARTE TATİN NEDİR?NASIL HAZIRLANIR? Şeftali'li Tart Tatin tarifi

Merhabalar sevgili dostlar, Bu hafta yine bir yolculuğa çıkalım ve 1800'lü yılların Fransa'sına gidelim. Günümüzde dahi sevilerek tüketilen ''TART TATİN''nereden çıkmış ,nasıl hazırlanmış şöyle kısaca bir göz atalım. Takvimler 1880'ler Paris'i göstermekte,iki kız kardeşin,bir yemek pişirme kazası sonucu,yalnışlıkla yaktıkları şekerin karamel tadını alması ve o günden günümüze kadar gelen bir Fransız tatlıları klasiği..TARTE TATİN ''TATIN''dediğimiz bu tart'da,adını bu iki kız kardeşin kendi adlarını verdikleri ve sahibi oldukları otellerinde özel yemek olarak servis ettikleri bu tatlı,zaman içerisinde Fransadan çıkarak diğer Ülkelere de yayılmıştır. Fransız tatlıları arasındaçok sevilen ve geleneksel lezzetleri olarak bilinen ''Tarte Tatın''meyvenin,şeker ve tereyağı ile karamelize edilmesiyle hazırlanır. Aynı kap içerisinde pratik ve kolayca hazırlanması ve yine aynı kap içerisinde pişirilmesi de ,zahmetsiz bir tatlı olmakla birlikte,lezzeti ile de ön plana çıkmıştır. Meyve olarak genellikle ''elma''tercih edilmesi de sanırım her mevsim de elma'yı bulabilmelerinden kaynaklanmıştır. Daha sonraları mevsimine göre sert ve kullanımı rahat meyveler de kullanılmıştır. Meyvelerin yanı sıra,hamuru da buzlukta 3 ay kadar taze kalabilmesi bu tatlının yapımını daha da kolay hale getiriyor. Tart hamuru,un,tereyağ bazlı,pürüzsüz esnek yapısıyla,ağızda dağılan kıvamı ile ''Kiş''ve'' Turta''yapımında da kullanılan bir hamurdur. Tart ve Turta olarak hem tatlı hem de tuzlu malzemelerle hazırlanan bir hamur olmasıdır.Tart dediğimizde üzeri hamur ile kapatılmayan,Turta ise iç dolgusu sonrası üzeri hamur ile kapatılan yemeklerdir.Kiş'leri hamurları da aynıdır genellikle de tuzlu malzemelerle hazırlanır ve üzerleri hamur ile kapatılmaz. Kısaca baktığımızda ''Tart''açık,''Turta''kapalıdır. Dünya Mutfaklarına,bir çok pişirme tekniği ile yeni lezzetler kazandıran Fransa 'da ,her biri kendine hayran bıraktıran tatlarıyla,sufle,ekler,profiterol,makaron,krem karamel,krem brüle 'de bunlardan bir kaçıdır. En bilinenler diye bakıldığında ''Galette'',''Tarte Tatin''gibi tatlılar,tereyağ ile hamurunun kıtırlığa ulaşmış tartları,bugün de Dünyanın bir çok yerinde tercih edilen tatlıları arasındadır. 1800'lü yıllardan,bugün'e,Fransa'dan yayılan ,iki kız kardeşin,yalnışlıkla pişirdiği bu lezzeti haydi hep birlikte bizlerde analım ve pişirelim. Hepinize kolay gelsin. TARTE TATİN MALZEMELER: HAMURU: 125 gr Tereyağ (Soğuk) 250 gr Un 50gr Toz şeker (1 yem kaş) 1 ad Yumurta sarısı 1 çay kaş Tuz HAZIRLANMASI: Kasenize un ve tuzu alarak karıştırın. Küçük parçalar halinde kesilmiş soğuk tereyağını ekleyin ve parmak uçlarınızla un ile tereyağının kum halini almasını sağlayın. Şeker ve yumurta sarısını ekleyerek hamuru toparlayın. Hamuru steç'e sararak ,30 dakika buzdolabında dinlendirin. MEYVENİN HAZIRLANMASI 3-4 ad Şeftali yada Elma 100 gr Tereyağ 150 gr Esmer şeker 2-3 damla limon suyu (Tercihiniz elma olacaksa,kabuklarını soyduğunuz elma dilimlerini kararmaması için limonlu su içine ayıklayın ve bekletin.) Şeftali tercih edenlerin biraz sert şeftali seçmeleri ve dilimleri çok ince kesmemelidir. HAZIRLANMASI: Şeftalileri soyun ve dilimleyin.(Kalın dilimler) Fırına girebilecek bir tava yada tepsiye tereyağını alın ve eritin. Üzerine esmer şekeri yavaş yavaş ekleyerek şekerin eriyip karamelize olmasını sağlayın. Karamelize şekerin üzerine sık sık olacak şekilde şeftali dilimlerini yerleştirin ve üzerlerine limon suyu gezdirin. Ocaktan indirin. Buzdolabında beklettiğniz hamuru az un serptiğiniz tezgah üzerinde,meyve karışımını kapatacak büyüklükte açın. Şeftalilerin üzerine kapatın ve kenar kısımlarını meyvelerin çıkmaması için sıkıştırın. Önceden ısıtılmış 180 dereceli fırında yaklaşık 30-35 dakika pişirin. Hamurunuz altın sarısı renginde olmalıdır. Fırından çıkınca 5 dakika bekletin. Üzerine bir tabak kapatarak tart'ınızı ters çevirin. Sıcak yada soğuk olarak ,dondurma eşliğinde servis edilebilir. Afiyet olsun. Sevgiyle..🧡🧡

PİLAKİ NE DEMEKTİR?PİLAKİLER NASIL PİŞİRİLİR?BARBUNYA PİLAKİSİ NASIL YAPILIR?

Merhabalar sevgili dostlar, PİLAKİ,denilince aklınıza ilk gelen yemek ''Barbunya'dır'' değil mi? Aslında ''Pilaki''bir yemek pişirme tekniğidir. Soğan,sarımsak,havuç,biber,patates ve domatesin lezzetlendirdiği,zeytinyağ kullanılarak pişirilen ve soğuk yenilen,Türk Mutfağının başlıca zeytinyağlı yemeklerindendir. Pilaki'nin kelime kökenine baktığımızda,Yunanca 'da,üzerinde pide pişirilen tepsi yada tabaklara verilen isimdir. II.Beyazıt döneminde Saray Mutfağında,Mekke de yapılan bu tepsiler (pilakiler)kullanılmaya başlanmış ve içinde zeytinyağ'ı ile pişirilen sebzelerle balık ve paça pişirilmiştir. Zaman içerisinde de bu kapta (pilaki)pişirilen yemeklerin ismi ''PİLAKİ''olarak anılmaya başlanmıştır. Her ne kadar PİLAKİ sözcüğü Türkçe değilse de ,Osmanlı döneminde pişirme tekniği ve kullanılan kase nedeniyle,Türk Mutfağında sağlam bir yer edinmiştir. Pilaki içerisinde ilk pişirilen yemeğin ise,Evliya Çelebi'nin anlattığı ve Trabzon da yapılan Hamsi Pilaki'sidir.O dönemlerde pilaki de pişen bir çok balık yemeklerine rastlarız.Bunlar Dana Pilakisi,Kefal balığı Pilakisi,Yağsız Uskumru Pilakisi,İstiridye Pilakisidir. Osmanlı döneminde ,Pilaki içinde pişirilen yemeklerin daha çok balık ürünlerinin tercih edildiği görülmektedir. Bu pişirme tekniğinin ortak özelliği,bir tür ''Breeze'' etme (yiyeceği düşük ateşte,kapalı bir kap içinde,az sıvı ile pişirmek) tekniğiyle yapılmasıdır.Kısaca söyleyecek olursak,ana malzemenin pişme esnasında suyunu bırakarak,lezzetini yemeğin suyuna bırakmasıdır. Pilaki'lerin içine giren malzemeler konusu hala tartışıla dursun,Osmanlı Saray Mutfağında ,Pilakilere asla domates ve salça konulmaz,hatta soğan yahnilere bolca konulmakla birlikte,pilakiler de soğanın yerini sarımsak almaktadır. Zaman içerisinde domatesin Ülkemize gelişi ve yemeklere ilavesiyle birlikte,Pilakiler de nasibini almış,yine de az miktarda olmak kaydıyla Pilaki yemeklerinin içinde bulunmaya başlamıştır. Pilakiler servis tabağına alındığında yemeğin rengiyle kendini belli eder,sebzelerin ana malzeme ile eşit dağılımı,helmelenme olmadan diri ama pişmiş duruşları ve yemeğin suyunun az ve net oluşu (rengi havuçtan ve az domatesten dolayı turuncu olmalıdır) bir pilaki de olması gerekendir. Asla salça konulmaması gereken bir yemektir. Sıcak yaz günlerinde,görüntüsüyle hem görsel bir serinlik,hem de mideyi rahatsız etmeyen hafif bir yemektir. Geçmişten günümüze ,pişirme teknikleriyle ön plana çıkan yemeklerimizden ''Pilaki''bugün ki konuğumuz olsun ve tekniğine uygun,lezzetli bir ''BARBUNYA PİLAKİ''pişirelim. Hepinize kolay gelsin. BARBUNYA PİLAKİSİ MALZEMELER: 3 su bar.Taze Barbunya 1 çay bar Zeytinyağ 3 ad Domates rendesi 1 ad Kuru soğan 1 ad Havuç 1 ad Patates 2 ad Sivri biber 5 diş Sarımsak 1 yem kaş toz şeker 1/2 yem kaş Tuz 1.5 su bar Su HAZIRLANMASI: Öncelikle barbunyaların kara suyunu çıkarmak için bir tencereye alın ve su ilavesiyle 10 dakika kaynatın süzün ve soğuk sudan geçirin. Kısa sürede ve renginin kararmaması için düdüklü tencere tercih edin.Hem helmelenme olmasın hem lezzetleri birbirine kısa sürede geçsin. Kuru soğanı piyazlık doğrayın ve zeytinyağı ilavesiyle kavurmaya başlayın. Havuç,patates,biber ve sarımsakları halka doğrayın. Kavrulmakta olan soğanlara önce sarımsakları ekleyin. Daha sonra doğradığınız havuç,patates ve biberleri ilave edin. Barbunyaları,domates rendesini,tuz ve şekerini ekleyerek karıştırın. Suyunu verin ve kapağını kapatarak takribi (düdüklü tencerenizin zeytinyağlıları pişirme süresinine göre) 15 dakika pişirin. Pişen Barbunya Pilakinizi servis tabağına alın ve soğutun. Üzerini maydanoz yaprakları ile süsleyin. Afiyet olsun. Sevgiyle...🧡🧡

DİYARBAKIR MUTFAĞIN'DAN GELENEKSEL BİR LEZZET,DUVAKLI PİLAV NASIL YAPILIR?MALZEMELERİ NELERDİR?

Merhabalar sevgili dostlar, Diyarbakır Mutfağının düğün yemeklerinden ''DUVAKLI PİLAV''- Diyarbakır'ın coğrafi işaret alan yemeği.. Sofralarımızın vazgeçilmez yancısının muhteşem bir ana yemeğe dönüş hikayesi.. UzakDoğu ve GüneyDoğu Asya'dan Hindistan'a uzanan geniş coğrafya da ,halkların temel besini ''PİRİNÇ'',Anadolu da tarımsal üretimin önceliği nedeniyle yerini bulgura bıraksa da,Türk Mutfağının ,törensel yemeklerden,gündelik sofralara kadar güncelliğini koruyan ''Pirinç Pilavı'',her dönem özel bir statüye sahip olmuştur.Ve ''Pilav''denildiğinde ilk akla gelen ''Pirinç Pilavı''dır. 13.Yüzyılın ünlü şair ve düşünürü ''Mevlana''nın mutfağında ,pilav'a,birkaç farklı malzeme katılımıyla rastlanır ve kavurma tekniği ile pişirildiği kaynaklara geçmiştir. Osmanlı Saray Mutfağı kültürüne baktığımızda ,pilavlar törensel nitelikler taşır ve çorbaların,sebze ve et yemeklerinin,dolmaların ve hatta tatlı ve meyvelerin arkasından sofraya getirilerek ''sözkesen''adını alır ve yemeğin sona erdiğini,yemeğin tamamlandığını ifade eder.Bir nevi kapanış yemeğidir. Evliya Çelebi'nin 17.yüzyılda ki seyahatnamesinde,bir çok farklı malzeme ile pişirilen pilav çeşitlerinden bahsedilir. 18.Yüzyıla gelindiğinde sebzeli ve balık ürünleriyle hazırlanan pilav çeşitlerinin,Saray Mutfağında aranan tatlar arasında olduğu görülür. Ülkemizde bölgelerin kendilerine has gelenek ve göreneklerini yansıtan ve hatta bir çoğu hikayesi ile özleşen pilav çeşitlerini görmekteyiz. Siirt'in hamurla kapattığı ve yeni gelinlere nasihat niteliğinde yapılan ''Perde Pilavı''na atfedilen,Diyarbakır ''Duvaklı Pilavıyla öne çıkar. Duvak geleneği,Diyarbakır ve bazı illerde,düğünün sonlanması,gelinin erkek evine geldiğinin ertesinde ,her iki tarafın bir araya gelerek.dağıtılan ''Duvaklı Pilavı''yemeleri ile,bir nevi düğün töreninin sorunsuz bitimi anlamını taşır. Bolluk bereket dileğiyle gerçekleştirilen bu ritüeller,tarihi zenginlikleri,kültürleri ve yüzyıllardır o topraklarda yaşayan farklı insan kültür,gelenek ve göreneklerinin mirası olarak günümüze kadar gelmiştir ve devam edecektir. ''PİLAV''denilince ''EVET'',Türk Mutfağının en önemli yemeğidir ama Bölgeler olarak bakıldığında hikayeleri,malzeme ilaveleri ve pişirme teknikleri ile baş yemek olarakta yerini aldığını görmekteyiz. Bir kapanış yemeğinden ,baş yemek konumuna gelen ''DUVAKLI PİLAV''da bunlardan sadece bir tanesidir. Bu lezzetli ve masalara çok yakışan yemeği bu hafta sofralarımıza konuk edelim. Herkese şimdiden kolay gelsin. DUVAKLI PİLAV MALZEMELER: PİLAV İÇİN: 2 su bardağı Baldo Pirinç 100gr Çiğ Badem 5 yem.kaş.Zeytinyağ + 1 yem kaş Tereyağ Az tuz 3 su bar Su HAZIRLANMASI: Pirinci çok kaynar olmayan su içinde 10 dakika bekletin ve soğuk su ile yıkayarak süzdürün. Tencereye zeytinyağını alın ve eritin. Pirinçleri ekleyerek kavurmaya başlayın.(5 dakika kadar) Tereyağını ilave edin ve suyunu,tuzunu vererek karıştırın. Kapağını kapatarak pişirin. Suyunu çeken pilavın üzerini kağıt havlu yada bir mutfak havlusu ile örterek demlenmeye bırakın. BADEMLERİN HAZIRLANMASI: Bademleri bir kaseye alın ve üzerini geçecek kadar sıcak su ekleyerek bekletin. Daha sonra kabuklarını ayıklayarak kurulayın. Tavaya yarım yemek kaş tereyağ alın ve bademleri ekleyerek pembeleşene kadar kavurun. DUVAĞI İÇİN: MALZEMELER: 5 yem kaş zeytinyağ + 1 tatlı kaş Tereyağ 1 ad Kuru soğan + 2 diş Sarımsak 6-7 dal ince kıyılmış Maydanoz 1 çay kaşığı karabiber,kırmızı biber ,yenibahar 1 tatlı kaş Tuz Badem Kuru soğan ve sarımsakları küçük doğrayın. Bir tavaya zeytinyağını alın ve soğan,sarımsakları ekleyerek kavurmaya başlayın. Kıymayı ilave ederek kavurmaya devam edin. Suyunu çeken kıymaya,tuz,karabiber,kırmızı toz biber,yenibahar ekleyin,karıştırın. Üzerini süslemek için kavrulan bademlerin bir kısmını ayırdıktan sonra geri kalanları kıymaya ekleyin. Maydanozları ekleyin ve tereyağ ilavesiyle karıştırın. Servise almak için kelepçeli bir kalıp işinizi kolaylaştıracaktır. Kalıba demlenen pilavı eşit yükseklikte yerleştirin ve düzeltin. Üzerine kıyma karışımını yerleştirin. Ayırdığınız bademler ve az maydanoz yaprakları ile süsleyin. İşte bu kadar,görüntüsü ve lezzeti ile ana yemek yerine geçecek bir akşam yemeği hazır. Hepinize afiyet olsun. Sevgiyle...🧡🧡🧡